‘’Tamamla Bizi Ey Aşk’’, usta oyuncu, yazar ve hayatboyu öğrenen Ali Poyrazoğlu’nun kendi yaşamından yola çıkarak kaleme aldığı, gülümseten, düşündürten ve farklı bakış açıları sunan deneme türündeki yazılardan oluşan bir kitap.
Ali Poyrazoğlu, kitabında hayat, hayaller, dostluk, aşk, insan ve sanata dair görüşlerini paylaşıyor. Elinize aldığınızda bir çırpıda okuyup bitiriliyor. Çünkü bir dostla yapılmış sohbet lezzetinde yazılmış.
Özellikle kişilerin kendi özünün, yeteneklerinin farkına varması ve harekete geçirmesinin değeri üzerinde duruyor.Bunu sunarken de samimi, yer yer ironik ve eleştirel bir bakış açısını ortaya koyuyor.
Ve her bir yazıda ‘’Hayalgücüne’’ dem vuruyor. Picasso’nun dediği gibi ‘’Hayal ettiğimiz her şey gerçektir’’. Yaratıcılık için öncelikle özgür bir zihne sahip olunması gerektiğini paylaşıyor. Mutluluğa akıldan öte hissettiklerimizin, hayallerimizin, cesaretimizin birbirini tamamlamasıyla ulaşabileceğimizi anlatıyor.
Fark yaratan insandır. Peki farkı yaratacak insanı nasıl eğiteceğiz? Sorusu ise hepimizin üzerine düşünmesi gereken bir soru.
Ve kitap da benim en beğendiğim yazısı..
Hepiniz
Çocuk Tacizcisiniz
Hepimiz taze ve yaratıcı bir bakışla kendimize yeniden başlarsak büyük bir fark yaratacağımızı biliyoruz. Evet, gerekirse büyük bir yüreklilikle kendine yeniden başla. Farklı bir sen yarat.
Çocukken hayalgücü mükemmel çalışan, insanları, hayvanları, doğayı, büyük bir yaratıcılıkla kucaklayan minik dünyalılarız.
Korkusuz, öğrenmeye açık, meraklı, her yeni keşfinden büyük heyecan duyan, gönlü geniş dünya vatandaşlarıyız.
Sonra yavaş yavaş korkularla tanışmaya başlıyoruz. Dişlerimiz çıkarken, yürümeyi, konuşmayı öğrenirken, annemizi, babamızı, kardeşlerimizi tanırken korkular artmaya başlıyor. Acı korkusu, sevilmeme korkusu, her şeyden küçük olmanın, güçsüz olanın, büyüklerin dünyasında minicik olmanın içimize ektiği küçüklük kompleksinin tohumları yavaş yavaş bilinçaltımıza yerleşmeye başlıyor.
Büyükler, küçükler, hiyerarşi…
Büyüklerin yönettiği miniklerin içine korkular yerleşiyor.
Yapma, etme, dokunma, söyleme, düşünme, farklı olma, icat çıkarma, sürüden ayrılma çivileri çakılıyor ha bire içimize…
Okula başlayıp, ‘not’ denen belayla, her gün karşımıza çıkacak canavarla tanışıyoruz.
Sonrası varmışsın, bir de bakmışsın yoksun…
Artık sana hep not verilecek; hep rakamla ölçülecek, değerlendirileceksin.
Yaratıcı yanı törpülenmiş, hayal gücü büyükler dünyasının saldırısına uğramış çocukların içindeki yaratıcı enerji yok olup gidiyor.
Belirli bir yaşa gelince, haydi al baştan kendini ele…
Ben Türkiye’nin en büyük şirketlerinin, holdinglerinin, holdinglerinin, bankalarının eğitim ortağıyım.
Kurumsal kültür, iletişim, marka derinliği yaratma, insan kaynaklarını geliştirme konularında yöneticilerle çalışma hayatına farklı bakma metotları üzerine çalışmalar yapıyorum.
Hepimizin aynı fikirde olduğu bir olguyla yüzyüze kalıyorum hep…
Hem özel hayatta hem çalışma hayatında daha yaratıcı olmak için hangi yöntemleri kullanmalıyız?
‘İcat çıkarma!’ diyenlere söylenecek tek şey var: ‘Mutlu olmak için hepimiz icat çıkarmak zorundayız. Kendimizi, işimizi, yaşama bakışımızı, yaratıcı bir şekilde yönetmeliyiz.’ Çocukluktaki saf, özgür, yaratıcı hayal gücümüzle dünyayı yorumladığımız bakışı yeniden elde etmeliyiz. Ama bu kez bilimsel bir bakışla, daha yaratıcı olabilmenin yöntemlerini çözmeye, anlamaya ve özümsemeye alıştırmalıyız kendimizi…
Hayal gücünün emrine verilmiş bilginin, çalışma enerjisinin nasıl yaratıcı bilgiye dönüştüğünü keşfetmeliyiz.
Not vermeden, not beklemeden bilinçaltımızın kapılarını bilinçli bir yöntemle nasıl aralamamız gerektiğini öğrenmeliyiz.
Kendimizi yaratıcı bireylere dönüştürmeden, bilgiyle özgürleşmeden, farkı yaratan bireylere dönüşmemiz olanaksız…
‘İşe nereden başlayalım?’ derseniz… Çocuklarınızı rahat bırakarak, hayal güçlerini kısıtlamak, yaratıcı yanlarını kurutmak heveslerinizden başlayabilirsiniz.’
Çocuğun sezgisel olarak, büyükler dünyasının kötülüklerinden, sıradanlaştırma yöntemlerinden kendini korumak için hayal gücünün kapılarını açık tuttuğunu biliyoruz. Çocuğuna saldırma, hayal gücünü kısıtlama, çocuğunu sıradanlaştırma…
Becerebilirsen zihninde geriye yolculuk yap, içine nerede, ne zaman hangi çivilerin çakıldığını anımsa… Sök at onları, birer birer, özgürleştir kendini…
Yaratıcı bir biçimde kendine, işine, aşkına yeniden başla; büyük bir yüreklilikle…
Hepiniz çocuk tacizcisisiniz. Değilseniz kanıtlayın.
Bana değil, kendinize…
Kitapda yer alan ve unutmamak için her daim cebimizde taşıyacağımız gereken cümle ‘’Önemli olan sanatların en büyüğü olan yaşama sanatının usta bir işçisi, oyuncusu olmaktır’’
Hayatboyu öğrenenler bu kitap sizin için.
Bu yazım 12.03.2015’de Eğitimpedia‘ da yayınlanmıştır.