İnsan beyni ve bu konudaki çalışmalar ile ilgili merakım hiç azalmadan devam ederken Duygusal Zeka’nın yazarı Daniel Goleman’ın ‘’ODAK: Mükemmelliğin Gizli Anahtarı’’ kitabını okumamak ve paylaşmamak olmazdı. Beynimiz, her şeyin özü. Daha iyi çalışmasından öte onu iyi tanımalıyız ve anlamayız. Varlık yayınlarından, Filiz Nayır Deniztekin çevirisiyle yayınlanan bu kitap tam da bu gereksinimi karşılar nitelikte.
Her an her yerde olmanın, aynı anda birçok şeyi yapmanın adeta körüklendiği bu zamanda odaklanamamak hemen herkesin yaşadığı bir sorun. Bu sorun üzerine düşündürttüğü, yeni araştırmalarla desteklediği Goleman’ın ‘’ODAK’’ kitabı bir solukta okunuyor. Yazar, ‘’ODAK: Mükemmelliğin Gizli Anahtarı’nda internet çağının enformasyon ve eğlence seli içinde kıt bir kaynak haline gelen Dikkat ve Odaklanma yetilerini araştırıyor.
‘’Odak: Mükemmelliğin Gizli Anahtarı’’ kitabı 7 kısımdan oluşuyor. Ve her bir kısımda birbiriyle ilişkili. İlk kısımda dikkatin anatomisi, ikincisinde Öz-farkındalık var. Öz-farkındalıktan sonra sırasıyla; Başkalarını Okumak, Daha Geniş Bağlam, Akıllı Alıştırma, İyi Odaklanmış Lider Ve Büyük Resim yer alıyor.
Kitap da belirtildiği üzere; ‘’Dikkat, bir kas gibi çalışır: kötü veya az kullanılırsa zayıflar, iyi çalıştırılırsa gelişir’’. Kendi içimize, başkalarına ve dış dünyaya yönelik üç tür odaklanma olduğunu söyleyen Goleman, yüksek performanslı kişilerin – ister sporcu olsun, ister sanatçı, yönetici ya da siyasetçi – bunların her birinde ustalaştığına dikkat çekiyor. Çok sayıda dikkat dağıtıcının her an sel gibi üzerimize geldiği bir çağda, odaklanmayı öğrenmemizin her zamankinden daha fazla önem taşıdığını vurguluyor. Ayrıca, ABD’de birçok çalışanın iş konsantrasyonunu artırmak için “odaklanma eğitimi” aldığına dikkat çekiyor.
Başarıya ulaşmak için odaklanmayı sağlamak gerektiğini vurgulayan Daniel Goleman’a göre üç tip odak var: Bunlar ise; içsel, başkalarına ve dışsal. Her üçü arasındaki uyum ve dengeyi sağlamanın esas başarıyı sağlayacağı kitap da çeşitli argümanlarla destekleniyor.
Kitap da, odak tiplerinden ilki duygularınızı ve düşüncelerinizi kontrol edebilmek; ikincisi, etrafınızdakilerin düşünce ve duygularını anlayabilme çabası ve üçüncüsü ise rakiplerinizde ve dünyada olup bitenleri kavrayabilmek olarak açıklanıyor.
Peki, Goleman, neden “odaklanma” konusuna bu kadar önem veriyor? Çünkü, ona göre dikkatimiz hiç olmadığı kadar büyük saldırı altında, Özellikle iş dünyası kendi yararına kullandığını düşünse dahi, akıllı telefonların da gelişiyle 7/24 hayata karışan dijital teknolojinin “bölücü ve dağıtıcı” etkilerinden bolca nasiplenmiş durumda. Bu görüşe katılmamak mümkün değil.
Umut şu ana şimdiye odaklanmaktır. Belki de bunca kişinin umutsuzluğu ya geçmişe ya geleceğe dikkatini vermekten dolayı, şimdiyi kaçırmaktan olmasın.
Erickson Koçluk ekolünün kurucusu Dr. Marilyn Atkinson’un söylemiyle “İnsan hayatta neye odaklanırsa mutlaka ondan sonuç alır”. der. Bundan yola çıkarak sorayım Ey okuyucu ‘’Sen tam olarak neye odaklanmak istiyorsun?’’
Odağınız sizin gerçeğinizdir. Gerçeğini bulmak isteyenler bu kitap sizin için…
Bu yazım 04.06.2015’de Eğitimpedia‘ da yayınlanmıştır.