Bir araya gelmek bir başlangıçtır.
Bir arada kalmak bir ilerlemedir.
Bir arada çalışmak ise başarının ta kendisidir.
İki genç balık birlikte yüzüyorlarmış. Yanlarından geçen yaşlı bir balık başıyla onlara selam verip “Günaydın çocuklar. Su nasıl?” diye sormuş. Biraz daha yüzdükten sonra genç balıklardan biri diğerine dönmüş ve sormadan duramamış: “Su da neyin nesi?”*
Ders alınacak kısa hikâyeler anlatmak; sohbetlerde, blog yazılarında gelenekten sayılır. Hikâyeler iyidir ama siz sakın genç balıklara suyun ne olduğunu anlatacak yaşlı bilge balık pozlarına bürüneceğimi sanıp da telaşlanmayın.
Ben, o yaşlı bilge balık değilim:)
Ancak söz konusu eğitim olduğunda, bir okulda takım olmanın ne denli önemli bir yolculuk olduğunu anlayacak kadar çok deneyimim oldu. Uzun yıllar farklı okullarda eğitim uzmanı olarak çalıştım. Bir süredir ise okullardaki yöneticilere, bölüm başkanlarına takım koçluğu yapıyorum. Doğrusunu söylemek gerekirse bir okula girildiğinde, oradaki öğretmenlerin ve yöneticilerin bir takım oldukları ya da olamadıkları 5 duyu ile hemen fark ediliyor. Karacaoğlan’ın “Tek taşla duvar olmaz.” deyişi gibi, bir araya gelmiş olsalar da taşların bir duvar olduğunu ya da olamadığını görülebiliyor.
Çağın En Değerli Kavramları: İş birliği ve Uzlaşma
Stanford Graduate School of Business’ın 2013’de yaptığı bir araştırma, büyük şirket CEO’larının yüzde 78’inin kendi istekleri ile bir koçla çalışmayı tercih ettiğini ve çalışmanın kapsamının; takım olma, dinleme, güçlü iletişim kurma, mentörlük yetkinliklerinin gelişimi yönünde olduğunu gösteriyor.* CEO’ ları bu tercihe yöneltenin günümüzde insanların düşünsel modelinin değişimi ve egosantrik düşüncenin yerini uzlaşmaya bırakması olduğunu belirtmeliyim.
Günümüzde, iş birliği ve uzlaşma en değerli kavramlar arasında yer alıyor. Üç yılda bir yapılan PISA sınavlarında değerlendirme kapsamında yer alan üç temel alana (fen, matematik ve okuma) 2015 yılında yeni(likçi) bir alan olarak dahil edilen “iş birlikçi problem çözme” ölçeği bu kavramların önemini bir kez daha gözler önüne seriyor. İş birliği ve uzlaşmanın anahtarının ise takım koçluğunda saklı olduğunun altını çizmeliyim. Kurumların, geçmiş yıllara oranla, çalışanlar için en güncel gelişim yaklaşımı olarak tanımlanabilecek bireysel ve takım koçluğuna daha ciddi, daha sıcak baktığını da belirtmekte fayda var.
Bu noktadan hareketle Okul Liderleri de takım koçluğunu öncelikleri arasına almalı ve bir takım koçuyla takımını buluşturmalıdır. Takım koçluğunda takımın derin ve odaklı düşünerek performansını yükseltmek ve ortak değerlerden bir sinerji yaratmak ana amaçtır. Takım koçluğunda, takıma hayal kurdurmak, sesli düşünmelerini sağlamak ve yaratıcı potansiyeli harekete geçirmek için süreç odaklı yöntemler kullanılır.
Takım koçluğu, okullarda hem okul liderlerinin hem de öğretmenlerin sadece işlerini verimli yapmalarına değil aynı zamanda yaratıcı potansiyellerini ortaya çıkararak işlerini geliştirmelerine, bilgilerini hızla yetkinliğe, davranışa geçirmelerine destek olmaktadır.
Takım koçluğunda koçun işi, güçlü sorular sormak ve herkesin kendini güvenli bir şekilde ifade etmesine olanak tanımaktır. Bunu yaparken bir yandan insanların birbirini anlamalarını sağlarken, diğer yandan “Sırtımızı birbirimize dayamazsak oradan sinerji çıkmaz, başarı çıksa bile yüksek performans çıkmaz” mesajına vurgu yapılır. Çalışmalar esnasında insanların birbiri hakkında değil birbirleriyle konuşmalarını sağlamak ise büyük önem taşır. Zira takım içindeki çoğu kriz, çatışma, sorun birbiriyle konuşamamaktan kaynaklanır.
Bunun yanı sıra takım koçluğunda eğitimcilere, nörolojik bir yol oluşturulur. Bu oluşumda, “Başarısızlık diye bir şey yok, öğrenme fırsatı var” bakış açısının, takımdaki her birey tarafından hissedilmesi son derece önem taşır.
Takımların 5 Gelişim Aşaması vardır. Bunlar sırasıyla:
Aşama 1: Oluşma
Aşama 2: Fırtına
Aşama 3: Kuralların oluşumu
Aşama 4: Yüksek performans, diyalog
Aşama 5: Değişim-sürekli yüksek performans (Başarının fark edildiği, paylaşıldığı ve kutlandığı aşama)
Peki Okul İçindeki Takımlar Neden Başarısız Olur?
- Okul içindeki takımların başarısızlığının temelinde takım sözleşmesine sahip olmamaları,
- Takımdaki bireylerin büyük organizasyondan şikayetçi olması,
- Katılım ve katkının düşüklüğü,
- Dinleme becerileri ve organizasyonun hedeflerine bağlılığın zayıf olması,
- “Bu benim kontrolümde değil” bakış açısına bağlı olarak bireylerin sorun çözme ve karar verme yetkinliklerinin zayıflığı,
- Kendini değerlendirme sürecinin yeterince gelişmemesi,
Hepsinden önemlisi öğretmenlerin çalışmaları nedeniyle yeterince taktir edilmemesi. Oysa William James’in de belirttiği gibi “İnsan tabiatının en derin ilkesi taktir edilme arzusudur.”
Okul Liderlerine düşünmeleri için bir soru:
1 ila 10 arasında bir değerlendirme yapacak olsanız, sizce takımlarınız nerede?
Dünyaca ünlü basketbolcu Michael Jordan bir takım olmanın önemini şu sözlerle dile getiriyor: “Sadece yetenekle maçı kazanırsın ama takım çalışması ve zekayı birleştirdiğinde şampiyon olursun!”
Yüksek performanslı bir takımın özellikleri ise şöyle sıralanabilir;
- Takım sözleşmesi vardır. Temel kurallar, değerler, hedefler, eylemler belirlenmiş ve üzerinde uzlaşılmıştır.
- Takım; misyon, vizyon ve değerlerinin, büyük resmin bilincindedir.
- Herkesin katılımı ile düşünce ve fikir diyaloğu oluşturulmuştur, süreklilik hakimdir.
- Çalışma prensipleri nettir (Örnek: toplantı yönetimi).
- Tüm takım süreçlerinde yaratıcılık, cesaretlendirme, esneklik vardır.
- Durumları analiz etmeye yönelik iyi tanı becerileri vardır.
- Uygun karar verme mekanizması kullanılmaktadır.
- Farklılıkların kabulü, farklı bakış açılarını optimize etme genel kabuldür.
- Takım sürekli öğrenir.
- Sonuçlar ölçülür/değerlendirilir.
Okulda, yüksek performanslı takımlar oluşturmak farklı bir liderlik gerektirir. Yeteneğe, becerilere ve topluluğa yatırım yapmak, vizyon belirlemek, sadece görevleri değil sorumlulukları da paylaştırmak ilk adımlar arasında yer alır. Yüksek performanslı takım olma yolculuğunda Lider; öğreten, yüreklendiren, sınırlar koyan, kaynak sağlayan ve işleri takımın yönetmesini sağlayan usta bir maestro olmalıdır.
Mike Carson, “Futbolun Dahi Liderleri” kitabında liderin takım üzerindeki etkisine vurgu yapmış ve uzun dönemli başarının şartı olan beş kilit noktayı “Önemli kararlar almak, derin bilgiler yaratıp paylaşmak, bağlılık yaratmak, değişim ile dönüşüme hazırlıklı olmak, yeteneklere yatırım yapmak” olarak sıralamıştır.
Okul Liderlerinin, yüksek performanslı bir takım oluşturma yolcuğuna şu soruyu sorarak başlamalarını öneririm:
Okuldaki her bir öğretmenin hayallerini, umutlarını biliyor muyum?