Ve bir bebeği bağrına basmış bir kadın dedi: Konuş bizlere Çocuklara dair.
Ve o dedi:
Sizin diye bildiğiniz evlatlar gerçekte sizlerin değildirler,
Onlar, kendini özleyen Hayat’ın oğulları ve kızlarıdırlar.
Sizlerin aracılığıyla dünyaya gelmişlerdir ama sizden değildirler
Sizlerin yanındadırlar ama sizlerin malı değildirler.
Onlara sevginizi verebilirsiniz, ama düşüncelerinizi asla.
Çünkü onların kendi düşünceleri var.
Onların vücutlarını çatabilirsiniz ama canlarını asla.
Çünkü onların canları geleceğin sarayında oturur ve sizler düşüncelerinizde bile orayı ziyaret edemezsiniz.
Kendinizi onlara benzetmeye çalışabilirsiniz ama onları kendinize benzetmeye kalkışmayın hiç.
Çünkü hayat ne geriye gider ne de geçmişle ilgilenir.
Sizler, evlatların birer canlı ok gibi fırlatıldıkları yaylarsınız.
Yayı geren, sonsuza açılan yolda kendine bir hedef edinmiştir ve oklarını en uzağa eriştirebilmek için kendi gücüyle sizleri gerer.
Yayı gerenin elinde seve seve bükülün.
Çünkü oku atan O güç, uzaklaşan okları sevdiği kadar elindeki sağlam yayı da sever.
Halil Cibran “Ermiş” kitabından
Zira onların ruhları yarının hanesini mesken tutmuştur, sizin ziyaret edemeyeceğiniz, rüyalarınızda bile.
Onlar gibi olmaya gayret edebilirsiniz, ama onları kendinize benzetmeye kalkmayın,
Zira, hayat geriye doğru gitmez, ne de oyalanır dünle.
Sizler yaylarsınız, çocuklarınızın diri oklar misali ileriye fırlatıldığı.
Kemankeş, sonsuzun yolu üzerindeki nişangahı görür ve Kendi kudretiyle sizi gerer,
Kendi okları gidebilsin diye hızlı ve ırağa.
Bırakın, Kemankeş’in elinde gerilişiniz memnuniyetle olsun;
Zira O, süzülen oku sevdiği kadar elindeki sağlam yayı da sever.